9 Şubat 2011 Çarşamba

Liberal Ruhlar

Şöyle kısa bir şey yazayım dedim, peşinen söylüyorum yok Fight Club'mış yok şeymiş, anlamam. Altta anlamını yazacağım.

-

Gökyüzü, gözlerinin durgunluğu sayesinde durgun olmuştu. Kendini çirkin görmesi bütün insanları çirkin yaptığı gibi, kendisini bir topluluğa adaması da yine kendi yalnızlığına düşman oluşundan kaynaklanıyordu. Yalnız olmak neydi ki? Sosyal olmamak, asosyallik. Ona tavsiye edilen bir çok filozof yalnızlığın önemini vurgulamıştı. Dahiler yalnız olur derlerdi. Asosyallik, yalnızlık; aslında insanın kendisini tanıması, gerçeklere, düşünceye daha çok vakit ayırmasından kaynaklanmıştır. Bazı durumlarda asosyalliğin veya yalnızlığın sonu aşırı sosyalliktir. Özellikle gerçeklerle uğraşan insanlar için. Gerçek ortaktır, değişmez, bir şeyin zıttı laf edilmesi durumunda; gerçeği yalanlama durumunda gerçeğe etki etmez. Gerçekçi, gerçeğini eninde sonunda paylaşmak isteyecektir. Hatta tasavvufta sırrını paylaşmak isteyen, Allah'a çekilen evliya; sırrını öğretmek isteyen, Peygamberin yolundan gitmek isteyen öğretmen'dir. Bu onu ilgilendirmezdi gerçi, tasavvufa ya da felsefeye pek bir ilgisi yoktu. Felsefe gerçekliğe giden yol değil, gerçekliği eleştiren bir şeydi. İsmi ona birbirine karışmış lastikleri andırıyordu. Binlerce düşünceye verilecek binlerce cevap, gerçekçiler adına mükemmel denecek kadar zevkliydi. Ancak tepeden bocalama tabağa bırakılmış dev bir jöleyle uğraşası yoktu onun. Gerçekliğe de gitmeye niyeti yoktu. Hem sonu ölüme giden bir gerçekle yaşıyordu, gerçek en hızlı trenle geliyordu, uğraşmak niye ki? Ceketinin iç cebinden sigarasını ve çakmağını çıkarttı. Sigaranın kapağını sanki etrafta kameraların izlediği bir başrolmüşcesine açtı. Sigarasını gayet nazikçe aldı, ağzına tutarken sigarayı; sigarayı yakmasına sebep olacak hiç bir neden yoktu. İnsanlar yaklaşır ve karışırlar, sonra tekrar ayrılırken sigara yakarlar. O karışmadan zarar aldığını düşünürler, aksine anlatacak bir şeyler elde ederler. Ya da cebe çata pata dolduracak dertler. Bir şey yapmaya ya da yapmamaya bahane. Çakmağı yaktı, sigarasını tüttürdü. Bulunduğu dar sokağın yanından geçip gidecek bir yolcu görünce, peşine takıldı. Bir yandan sigarasını tüttürüyor, bir yandan yolcunun arkasından gidiyordu. Yolcunun soluna geçti, elini yolcunun omzuna vurdu. Görür görmez onun ki kadar çirkin bir yüzü olduğunu anladı. Gözleri çekik, kaşları inceydi. Genişe yakın bir suratı vardı, esmerdi. Solaryuma gitmişti. "Bak dostum." dedi. "Bahanen var. Acıkırsın yemek yersin, yemek yemek için para isterler, çalışırsın. Şehvetlisin, sevgili edinirsin, sevgilin beğensin diye solaryuma gidersin. Yaptığın, yapacağın her şey için bahanen var. Bunların gerçekleri de değiştirdiği yok. Sonunda yüz yüze geleceksin zaten. O yüzden buna da bahanen var. Her bir boka bahanen var." Yolcu, hızlanıyordu. Kaçmaya çalışıyordu Ondan. O, yolcunun önüne geçmesine izin verdi, sonra saçına yapışıverdi. Yolcunun kafasını geriye çekti. Yolcunun poşetleri vardı, yere düştü. Düşen poşetlerin içinden birayı buldu aldı. "Çeviraç." Birayı açtı. Yolcuya "Ağzını aç!" dedi. Yolcu ağzını açtı, bocalama döktü birayı yolcunun garına. Bitirince birayı yolcu, kafasına patlattı bira şişesini. "Acıdı." diye mırıldandı. Bir sigara yaktı. Derdine içti. Düzelebileceği umudunu cebine tıka basa doldurdu. Acı bozukluklarını yolcunun üstüne bıraktı. Ve dar sokağına geçti.

-

O, aslında bildiği şeyleri kendisine tekrar ederek kendinden kurtulmaya çalışan birisi. İnsan yaratılırken bedeninin içine cep dikilmiş. Ruh bölümünün bitişiğine. Bu ceplere istediği şeyi dolduruyor. Ya dünyadan para koyuyor, ya hayal. Koyduğu planları çarpıştığı zaman birisine ödeyebiliyor. Karşısındaki kişi de ona bozukluklarını veriyor. Bozuklukları sohbetlerde karşısındakine veriyor. Karşısındaki bunu sır olarak cebine koyuyor. Umutların gerçekleşmediği durumda iç cebindeki umudun değeri düştüğünden, cebe dert olarak koyuyor. Ama bazen ki dert olan umudun hisseleri yükseldiğinde, eve saklıyor. Gerçekleştiği önemli.
O'nun da umudu bildiği şeyleri kendisi gibilere söylemek. Kendine olan nefretinden dolayı amacını onlara yükleyerek "öğretmenlik yaptığını" sansa da aslında gerçekleri söylemeden fark etmelerini istediği için bir o kadar da yalnız. Asosyallik ile olan alakasını da böylece anlatmış olduk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder