17 Şubat 2011 Perşembe

Diyalog 3

Şöyle farklı farklı insanlar tanısam, onları nesnelleştirip diyaloğunu oluştursam çok zevkli olur da. Ben niye Woody Allen'ı seviyorum bilmiyorum. Yine Diana ve Woody'i hayal ederek yapılmış bi diyalog. Da pek içime sinmedi bu, kısmet.

-

+Almışsın eline mavi ceketini, kendini dünyanın en yakışıklı adamı sanıyosun!
-Bi kere bu mavi değil turkuaz. İkincisi ceket ya da gömlek gibi şeyler giymemin sebebi kendimi daha rahat hissetmem.
+Öz güven eksikliği.
-Alakası yok. Öz güven eksikliği ne biliyor musun? Yaptığın gibi mağazaya gidip ince bedenler için olan pantolonu seçip orada denememen, bu öz güven eksikliği. Ha sen salaklığı da ima ettiysen; kızın "Hanfendi galiba bu size olmayacak" dediğinde "Ben hep düşük bel giyerim." demen.
+Ne alakası var?
-İşte ben de onu diyorum. Hiç bir alakası yok.
+Konuyu saptırma. Kıyafetler kişiyi seçer, kişi kıyafetleri değil.
-Modacıları kim seçiyor? Hükümet mi?
+Hayır. Anlatmak istediğim o değildi. Mesela şu mavi turkuaz ceketin seni aslında seçmemiş sen zorla almışsın.
-Yok bizim ki görücü usulü. Annem beğenmiş, bana uygun gördü, gittik istedik bizde. Başlık parasında da anlaştık aldık.
+Çok komiksin.
-Peki bir şey soracağım, kuaför ne?
+Ne demek ne?
-Elbiseler bizi seçiyor, saçlar ne?
+Kuaför Kadının güzelliğ..
-Ya bırak allasen, sosyal demokrat diye geçinen site kemalistleriyle dedikodu bütün amaç.
+Ya 17 yaşındaki kız da gidiyor, 70 yaşındaki de. Hepsi mi aynı? Hem madem öyle sen niye saçını kestirmiyorsun?
-Ben de onu diyorum ya, bırakıyorum gidiyorlar. Sen hiç kuaföre giden ağaç gördün mü? Yeri geliyor 0'a vurduruyor, yeri geliyor uzatıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder